21 Temmuz 2011 Perşembe

Hangi ameliyat bana uygun? [Obezite ve Metabolizma Cerrahisi]

İzmir bir kere daha, bu sefer doğru bir umut olmasını umduğum, bir umut kapısı açmıştı bana. Yanımda her zamanki gibi anneciğim, elimizde bir valiz, cebimizde bir doktor numarası vurduk yollara. Gittiğim doktorun karşısına geçene kadar aslında internetten öğrendiğim şeyler dışında pek bir şey yoktu aklımda. Tek bildiğim nld ve diyabetle en iyi savaşabileceğim şeyin bu ameliyatlar olduğuydu. Bir makalede ameliyat olanların diyabetlerinin %92 oranında düzeldiğini okumuştum. Yıllardır rafa kaldırdığım umut tekrar içimde yeşermişti.

Ertesi gün randevu vardı ve ben heyecandan bayılmak üzereydim. O gece sabahı zor ettim. Hem bu zamana kadar yaşadığım "yanlış teşhis/tedavi" hadiseleri, hem de hastanelerde yatmaktan oluşan bir gerginliğim vardı. Korkuyordum, ama yapmalıydım. Ve nihayet ertesi gün diye diye ertesi gün geldi.

Doktorun muayenehanesinde sıra beklerken bir yandan ömrümden ömür gidiyordu ki sıra nihayet bize gelmişti. Küçücük bir odaya girdik, doktor beyle tanıştık. Güleryüzlüydü. Bu iyiydi. Kendisini nereden bulduğumuzu anlattım ve kısa bir hasta öyküsü çıkardım. "Peki hangi ameliyatı olmak istediğine karar verdin mi?" dedi doktor bey. Ne demek hangi ameliyatı? Kaç tane vardı ki? Neydi onlar? Ben bypass dışında bir şey neden araştırmamıştım? (Başak burcu biri için sorulan bir şeyi bilmemek çok azap vericidir ayrıca). Diğer seçenekleri hiç düşünmediğimi söyledim utana sıkıla. "Şimdi tahlillerine başlayalım, sen de o sırada karar ver" dedi doktor bey. Eve gider gitmez gerekirse interneti devirip her şeyi öğrenecektim!

Eve geldim ve seçeneklerin hepsini araştırdım. Peki hakikaten Hangi ameliyat bana uygundu?

* Mide bandı: Halk dilinde kelepçe denen hadise. Kelepçe seçeneğini başlarda düşünsem bile hem kelepçenin ne yazık ki basında hep spekülatif haberlerde yer alması beni de etkilemişti. Halbuki kelepçe ehil ellerde ve gerekli takiple işe yarayan bir yöntemdi fakat ben o zaman böyle düşünmüyordum. Üstelik diyabet ve nld için bir çözüm niteliğinde olduğunu da düşünmüyordum. Dolayısıyla bu seçeneği kafadan eledim. Mide bandı ile ilgili ayrıntılı tıbbi bilgi için şuradan buyrunuz.

*Sleeve Gastrectomy: Obezite cerrahisi camiasında "tüp mide" olarak bilinen bir ameliyattı bu. Doğrusu en çok kafamı karıştıranı da buydu. Son derece işe yarayan, olanların gayet memnun kaldığı ve gastric bypass'la kıyaslandığında hasta için nispeten kolay bir operasyondu. Aklıma takılan iki nokta vardı. Biri uzun vadede sonuçları ve geri kilo alımı pek bilinmiyordu (ya da ben bulmadım o zamanlar, doktorlar biliyordur elbette). İkinci nokta ise yine diyabet konusunda bypass'a oranla regüle olma-düzelme istatistiği düşüktü. Bu beni en çok caydıran şey oldu aslında zira ben -evet kilo vermek istiyordum- ama Allah da biliyor ya asıl amacım nld ve diyabette iyileşme yaşamaktı. Beni hayattan bıktıran kilonun beraberinde getirdiği yandaş hastalıklardı. Bu yüzden bu seçeneği de kafamda eledim. Sleeve Gastrectomy ile ilgili ayrıntılı tıbbi bilgi için şuradan buyrunuz.
 

*Gastric Bypass: Başından beri favorim olan operasyon buydu işte! Neden derseniz ben ilk diyabet -iyileşmesi-ni gstric bypass'ı araştırırken okumuştum. Bu ameliyatta hem yiyecek alımınız sınırlanıyor (mide küçültülmesi), hem şekere karşı içsel bir nefret sağlanıyor, hem de emilim olabildiğince minimuma indiriliyordu. Tek handikapı ameliyattan sonra ömür boyunca vitamin-mineral desteği almanız gerekiyor olduğuydu ki benim başetmeye çalıştığım hastalıkların yanında bu handikap değil, ödül gibiydi. Gastric Bypass ile ilgili ayrıntılı tıbbi bilgi için şuradan buyrunuz.

Seçeneklerimi araştırmıştım ve artık gönül rahatlığıyla doktorun karşısına çıkabilirdim. Bir yandan da tahlillerim yapılıyor ve ben bir aksilik çıkmaması için dua ediyordum. Bu tahliller olmadan anestezi onayı alabilmemin imkanı yoktu.

Günler günleri kovaladı ve yaklaşık 10 gün içerisinde tahlillerim bitti. Sonuçlar elimde anesteziye gittim. Anestezi onayı sandığımdan çok daha kolay çıkmıştı. Artık huzur içinde ameliyat olabilirdim! (Tabii ben öyle sanıyordum.)

Elimizde tahlillerle ikinci kez doktorun karşısındaydık ve ben kararımı kesin olarak vermiştim. Benim için en uygunu gastric bypass'tı. İşler zannettiğim gibi gitmeyecekti elbette, bir kez daha.

Annem ve ben piknik tüpü gibi doktorun odasındaki koltuklara dizildik. Doktor bey tahlillerime baktı. "Doktor bey benim ayaklarımda böyle böyle bir sorun var, ameliyatıma engel olur mu?" diye atladım mevzuya. "Yoo olmaz olmaz, yaparız." dedi. Bunu duymuştum ya artık dünyalar benim olmuştu. Açık yaraların varlığı ameliyatı tehlikeye atar sanıyordum o zamanlar. (Sonradan öğreneceklerimle pek de yanılmadığımı anlayacaktım.)

"Sen tüp mide olacaktın değil mi?" dedi."Hayır ben bypass olacaktım." "Niye tüp mide olmuyorsun?" Kendimce nedenlerini okuduğum kadarıyla açıklamaya çalıştım. "Bence tüp mide yapalım sana." dedi tekrar."Yok ben bypass istiyorum." diye ısrar ettim. "Ama tüp mide daha güzel!" dedi. "Güzel??" Güzel derken? Şunu anladım ki doktor beyn tüp mide ameliyatına bariz bir sempatisi vardı ve benim ısrarla tüp mide ameliyatı olmamı istiyordu. Ancak ne yazık ki bu tavrı beni epeyce rahatsız etmişti. Üstelik tüp mide ameliyatına olan sempatimi de alıp götürmüştü. Güç bela ısrarla bypass istediğimi söyledim ve doktor bey "Ben sana tarihi haber vereceğim, gelip yatarsın." dedi. Kararımdan memnun değildi ve her nedense bu tıbbi endişelerden dolayı duyduğu bir memnuniyetsizlik değildi.

Ameliyat tarihi için doktor beyden telefon beklemeye başladım ama işin doğrusu içim hiç rahat değildi. Netekim her haltı sezen önsezilerim bu sefer de haklı çıkmıştı. Ameliyat sıralamasından benden önde olan, ismen bildiğim ve sitelerden yazılarını okuduğumuz bir arkadaşımızı kaybettik o hafta. Her ne kadar engellenemeyecek bir komplikasyon olmuş olsa da takdir edersiniz ki sizin doktorunuzun başına gelmesi ve sizden önceki hasta olması insanı mahvetmeye yeter. Nurlar içinde yatsın.

Bu olaya çok çok üzülmüş, zaten içim rahat olarak ayrılmamış olduğum doktor ofisi ve bu macerayı oracıkta noktalayıp bavullarımı toparlayıp kaçarcasına İstanbul'a dönmüştüm. Bu arada tahliller, vs için tekrar kredi çekmiş ve bir miktar daha batmıştık. Olsundu, sağlık olsundu...

Canım İstanbul, evim İstanbul bir kez daha bana kucak açacak ve ben kendim için doğru doktoru bulana kadar iki macera daha yaşayacaktım...


Not: Ameliyatlarla ilgili verilen linkler ameliyatımı yapan sevgili doktorum Doç.Dr.Halil Coşkun'un internet sitesinden  alınmıştır.