20 Mayıs 2011 Cuma

"Eğer elimde sihirli bir değnek olsaydı, çaya batırıp yerdim."



Merhaba sevgili okuyucu. "Sensin Obez!" e hoşgeldiniz. Nasılsınız inşallah?
Öncelikle ben kimim, neden böyle bir blog açtım, neden yazmak zorunda hissettim, dilim döndüğünce anlatmaya çalışacağım. Buradan gün be gün okuyacağınız şey aslında bir morbid obez'in normalleşme süreci olacak. (diye umuyorum).

Hastaneye gittiğinizde sizinle ilgili doldurdukları formlarda en önde kilo değeriniz olur genelde. Siz, temsil ettiğiniz değerler, okuduğunuz okullar (ki haklı olarak bu doktorların ne işine yarayacak), yaptığınız işlerin önünde bir morbid obezsinizdir. Sırf hastane değil, toplumda, nefes aldığınız her yerde bireyselliğiniz dahi önüne geçen tek şeydir kilo. Çünkü insanlar anomaliyi sevmezler. Kendileri gibi olmayan her şeyden, herkesten korkarlar. Bu toplum psikolojisidir. İlk olarak bir obez-morbid obezseniz bunlar kişisel almamayı öğrenmelisiniz. Yoksa çok canınız yanar. (burda hazır yanmışı var :)

Burada 30 senelik bir obezite hikayesi, bir kaç aylık da bir zafer hikayesi olacak ömrüm boyunca sürmesini umduğum. 

Ben sanal dünyada betty puf puf diye tanıdığınız Başak, 30 yaşında, yazan, okuyan, hipersosyal, dj, oyuncu, seven, sevilen, gülen, haberiniz yokken ağlayan ama yazan, hep yazan...Size dilim döndüğünce hikayemi anlatacağım burada ve göreceksiniz, "Obezite kader değil!"*.

*Doç.Dr. Halil Coşkun